10 Temmuz 2009 Cuma




Katy Perry was in İstanbul. I had a chance to have an interview with her... I should have asked for a kiss, with the reference of my previous Adriana Lima kiss... Katy said "wooow she is so hot!" and thanks to Lima I got the kiss. And I like it!

14 Haziran 2009 Pazar

Mutlu Son - Happy Ending



photos by: Mehmet TURGUT

First Patricia Kaas answered my question via mail, then we met in Istanbul for 15 minutes. Those minutes was quite enough to look through the eye of beauty...


Q: If you think your life as a movie; what kind of story it would be?
A: Thats'a a good question. The sadness would be the big part of it, but I can't say it's a sad story. That would be happy ending one... At least for now it is "Happy ending one"

HAYATIM MUTLU SONLA BİTEN HÜZÜNLÜ BİR FİLM

Hayatınız film olsaydı, ne tür bir film olurdu? Sizin filminiz ağlatır mı yoksa güldürür müydü?
- Güzel bir soru, daha önce hiç düşünmemiştim. Ağlatan bir film olurdu diyemem, ama üzücü yanları filmin büyük bölümünü kaplardı. Buna rağmen mutlu sonla biten (en azından şimdilik böyle) bir film olurdu. Mutlu sonla biten, hüzünlü filmler gibi...

20 Mart 2009 Cuma

Boksör Adriana Lima - Lima the boxer






Fotoğraflar -(Photos by): Mehmet TURGUT
NOT: Fotoğrafların izinsiz kullanımı yasaktır!
P.S: It is forbidden to use images without permission.


Bir reklam filmi çekimi için İstanbul’a gelen Adriana Lima, formunu boks yaparak koruduğunu söyledi.


Adriana Lima visit Turkey for a second time and I've had a chance to interview with her for 15 minutes. In first 10 minutes, I find out that Adriana Lima's weight control method is Boxing and in other 5 minutes the photo-artist Mehmet Turgut gets Lima's kiss...



İki yıldır boks çalıştığını belirten top model, “Bugüne kadar biriyle dövüşmedim hiç. Ama sol kroşem çok sağlamdır” dedi.

"I've been boxing for two years" she said and when I asked her about "punching anyone" she answered "I've never fight anyone but my trainer told me that I have a strong left hand"





Adriana güçlü ve dayanıklı bir kadın

"Adriana is strong and stable women"
said Burak Ugur (who is the box trainer of Lima in Turkey)

röportajın devamı için /to continue please buraya tıklayın

click here

1 Mart 2009 Pazar

Mehmet Turgut ve Servet Yılmaz sunar - M.T&S.Y Present







P.S: It's forbidden to use these images without permision.

Ankara ve İstanbul'u kapsayan mini konser turnelerinde karşılaştığımız Apocalyptica ile kısa ve ölümcül bir sohbet gerçekleştirmenin yanı sıra, geleneksel enstrümanlarımızı da tanıttık. Mehmet Turgut'un objektifinden, benim kalemimden bir çalışma. Bu çalışmayı gerçekleştirebilmek için yoldaş Mehmet ile birlikte onun sokakları olan Ankara'ya doğru yola çıktık. 6 saat süren bu yolculuk sonrası yaklaşık olarak 5 dakika da bu fotoğraflar çıkarken, Apocaliptyca'nın bize ayırdığı 10 dakika'da; Eurovision şarkı yarışmasından, Türkiye hakkında bildiklerine kadar küçük bir röportaj yaptık.

Mehmet Turgut and I had an appointment with Apocalyptica in Ankara. We've allowed only 15 minutes to photo-shoots and the interview. T.G for Mehmet, who spent only 5 min. for shooting for these amazing pictures, he left me rest of the time. After that short and dangerous interview; Apocalyptica became Apocalyp'Turka with Turkish traditional instruments...

"Hello" Servet


Lionel Richie; "Hello" "Endless Love" isimli şarkıları ve problem kızı Nicole Richie ile tanınan efsanevi isim. Çok değil, iki yıl önce Basel'de vereceği konser öncesi; bir araya geldik, Richie'yle. Uzun boyu, dik duruşu, kıvırcık siyah saçları ve botokslu anlı ile onun 58 yaşında olduğuna inanmakta oldukça güçlük çektiğimi söyleyebilirim. Kendisi ve kızıyla ilgili tüm soruları içtenlikle cevapladı. Hatta kızı için "Nicole tam bir karmaşa" diyecek kadar dürüsttü. Her şeye rağmen sıcak tavırları ile bizi karşılayan Richie'den; modifiyeli, plaktan yapılma çantama bir imza atmasını istediğimde üstünde "Hello" yazan bir imza sahibi oldum.


Lionel Richie; father of the trouble daughter Nicole Richie and the singer of the well known songs "Hello" and "Endless Love"... Not so long, just two years ago I met him in Basel. When I saw him, I couldn't beleive that he was almost 58. He answered all the questions so clearly, about himself and his daughter's life... "Nicole is such a mess" he said for his daughter.

20 Şubat 2009 Cuma

Rasmus çilingir sofrasında - Cheers to Rasmus





Fotoğraflar -(Photos by): Mehmet TURGUT
NOT: Fotoğrafların izinsiz kullanımı yasaktır!

P.S: It is forbidden to use images without permission.

Beş yıl sonra Türkiye’ye ikinci kez Rasmus’la çok özel bir röportaj ayarladık. Ünlü grubunun yakışıklı solisti Lauri’yle Mehmet Turgut’un kurduğu çilingir sofrasında konuşurken bir ara Sezen Aksu’dan “Gel gel sarışınım”ı bile repertuara aldı.

Second visit of Rasmus to Turkey, I arranged a special interview with them. Mehmet Turgut, the best photografer in Turkey, created the idea of drinking "Rakı" with Rasmus. Only the Lauri joined me for the interview, because others were too relaxed in turkish bath to move. We had alot of fun and enjoy drinking "Rakı".

Finlandiya’dan çıkmış ve alternatif rock grupları arasında oldukça büyük bir fan kitlesine sahip olan Rasmus, grup üyeleri, "In the shadows" gibi dünyaca bilinen şarkıları ve hazırladıkları klipleriyle Avrupa’nın en iyileri arasında yer alıyor. Mehmet Turgut ile kafa kafaya verip; Lauri Ylönen (Vokal) Pauli Rantasalmi (Gitar) Aki Hakala (Davul) Eero Heinonen (Bas Gitar) oluşan grup ile konser öncesi özel bir odada "çilingir sofrası kuralım" dedik. Sofya’dan yeni geldiği için yol yorgunu olan Lauri hariç tüm grup üyeleri, “Hamam sefası”nı tercih edince; biz de Lauri ile baş başa sohbet ettik. Kısa boyuna rağmen; sarıya boyadığı saçları, renkli gözlerini ortaya çıkaran siyah göz makyajı ve gülen bir yüzle sofraya oturduğunda, bütün kızların “Looooriiiii” diye böğürmek suretiyle çığlık çığlığa bağırmalarının nedenini anladık.

“Gel Gel sarışınım”ı söyleyeceklerdi ama...
Rakı’yı gördüğünde ilk olarak Uzo’ya benzeten, sonra da tadına bakıp “hımm daha yumuşak ve güzel bir tadı var” diyen grubun solisti; daha önce alkolle ilgili kötü bir tecrübe yaşadıklarından bahsedip sahneye çıkmadan önce alkol almadığını da sözlerine ekledi. İstanbul ve Ankara’da iki unutulmaz konser veren Rasmus, yoğun bir turne programında olduklarından dolayı gittikleri yerlerde çok fazla gezememekten şikayetçi. Türkiye’ye bir önceki gelişinde yürüyerek sokaklarda gezebildiğini anlatan Lauri “İstanbul gerçekten çok güzel bir şehir ve tarihi hissedebiliyorsunuz. Türkiye hakkında çok fazla bilgim yok ama dünyanın merkezi gibi bir konumda, bu da çok etkileyici”dedi. Konserlerinin genelde eğlenceli geçtiğini ve seyirci ile iç içe interaktif bir sahne hazırladıklarını söylerken “Her gittiğimiz yerde mutlaka Fanlarımızdan birini sahneye çıkartıyoruz ve bir tane şarkıyı onunla birlikte söylüyoruz. Hatta gittiğimiz ülkeye ait herkesin bildiği bir şarkıyı söylüyoruz” dedi. Konserden önce henüz hazırlamadıkları bu şarkı için bizden yardım istedi. Akla “Mor ve Ötesi” başta olmak üzere gruplar gelse de son sözü söyleyen Mehmet Turgut oldu “Gel gel sarışınım”ı söyleyin. Sezen Aksu ve şarkı hakkında bilgi verdiğimiz Lauri son olarak Youtube’dan şarkıyı dinliyordu. Rakının etkisiyle mi böyle bir karar aldılar bilemiyoruz ama “zor geldi, ezberleyemedik” gerekçesiyle iki konserde de bu şarkıyı onlardan duyamadık.

Arzu Yanardağ: Cezbeden tehlike (temptation of danger)




Fotoğraflar -(Photos by): Mehmet TURGUT
NOT: Fotoğrafların izinsiz kullanımı yasaktır!

P.S: It's forbidden to use images without permission.

Saçlarını kırmızıya boyattıktan sonra kendini Mehmet Turgut'un objektifine emanet eden Arzu Yanardağ'ın içinden tehlikeli ama bir o kadar da çekici bir karakter çıktı. "Korku filminde oynasaydım böyle bir karakter olurdum" diyen Yanardağ, piyasadan çekildiğini söyleyenlere "Hala varım, aktif olarak çalışıyorum" diyor.

After the hairdresser, Arzu Yanardag went to the Mehmet Turgut's studio. Only after few mimutes talk, they get this scary character out of her. She is attractive and so dangerous at the same time.



Mehmet Turgut ile nasıl bir araya geldiniz?
2008 Kasım’ında bir moda çekimi yapmaya karar verdim ve bunun prodüksiyonunu ve moda editörlüğünü yaptım. O zamanlar Mehmet’in (Turgut) fotoğrafları dikkatimi çekiyordu ve onunla çalışmak istedim, o da fikrimi beğenince birlikte iyi bir iş çıkardık. Ben kamera arkasında çalıştım o gün ama Mehmet ile anlaşıp bir gün bir şeyler çekelim dedik.

Bu çekim fikri nasıl oldu?
Geçtiğimiz günlerde ben saçımı kırmızıya boyattım ve direkt Mehmet’e gittim. Mehmet de nasıl bir şey çekmek istediğini anlattı ona göre kıyafet götürdüm yanımda. Tek yaptığım hata çok pahalı bir ayakkabı götürmüştüm o kan oldu.

Ayakkabılar görünmüyor gerçi ama...
Evet sonra zaten ayakkabıları çıkarıp terlikle bitirdim çekimi.

Biraz mazoşist ve fetiş gibi görünen bu kareleri çekmenizdeki amaç neydi?
O fotoğraflar canlandırmak istediğim karakterlerden birinin fotoğrafları. Tim burton’ın son filmi olan “Sweeney Todd: Fleet Sokağının Şeytan Berberi”nde var olan bir karakterden yola çıkarak bu sonuca ulaştık. Zaten Mehmet’in fotoğrafları artık az çok tanınıyor. Onun objektifinin karşısında olmak beni çok mutlu etti. Sonuçta ben oyunculuk yapıyorum içimde iyiyi de kötüyü de barındırıyorum. Hatta bence oyunculuk yapan yapmayan herkes bunu barındırıyor. Bu çekimler sayesinde benim içimde olan bu karakter açığa çıktı. Daha önce bir korku filminde de rol alsaydım böyle bir karakter ortaya çıkabilirdi ama bunu Mehmet Ortaya çıkardı.

Ortaya çıkan nasıl bir karakter?
Tehlikeli bir karakter ama aynı zamanda çok çekici bir karakter. Aşk da böyle bir şeydir ya... Biraz tehlikeli bulduğun sana güven vermeyen insanların peşinden gidersin. Toplum normlarına uygun bir yaşam sürsen de, kenarda köşede bastırılmış duyguların mutlaka vardır. Yasak olan şeyler daha çekici gelir. Bunun gibi...

Son zamanlarda sizin için “piyasadan çekildi” gibi laflar var ne diyorsunuz bu sözlere?
17 yaşında modellik, 19’umda da oyunculuk yapmaya başladım. Şu anda 31 yaşındayım ve uzun yıllardır bu piyasanın içerisindeyim. Şu anda ortalıkta olmadığım için, ekranlarda çok olmadığım için bir televizyon dizisinde rol almadığım için insanlar benim piyasadan elimi eteğimi çektiğimi, evimin kadını olduğunu, bundan sonra hiç bir projede yer almayacağıma dair; çeşitli, fantastik boyutlara varan düşüncelere sahipler. Hatta bana ulaşamayan bazı menajer vari insanlar “artık çalışmıyor” gibi piyasada söylentiler çıkarmış durumda. Hayır ben varım. Kamera önünde çalışmasam da, yaptığım projelerle, bir şekilde varım. Aktif bir kadınım, evde oturup çocuk bakan bir moda girmedim. Sadece iyi olan, sağlam olan projelerde yer almayı tercih ediyorum. Bu fotoğraf çekiminde olduğu gibi. Sinema ya da dizi filmlerinde rol almıyor olmam bana teklif gelmediğinden değil. Şu anda gösterimde olan ve “iyi ki gitmemişim, iyi ki kabul etmemişim” dediğim çok proje var. Artık daha ince eleyip sık dokuyorum...

En son kızınla bir defileye katıldınız ve para aldığınız ileri sürüldü...
Ben kızımı para kazanmak için araç olarak kullanmıyorum. Bu bana çok vahşice bir düşünce gibi geliyor hatta ben dizi ve filmlerin setlerinde uzun saatler boyunca çalıştırılan çocuklara da karşıyım. Çocuğumun üzerinden prim yapmak ya da onun üzerinden para kazanmak aklımın ucundan bile geçmez. Benim bundan sonraki tek derdim, çocuğuma iyi bir hayat sağlamak için para kazanmak ama bunu da onunla beraber değil bireysel olarak yapmak. Ben zaten para kazanıyorum yani para kazanmak için Alara’ya ihtiyacım yok. Amacım ona güzel bir hayat sağlamak, onu araç olarak kullanmayı asla düşünmem. O defile çok güzel bir projeydi, sonuçta Türkiye Engelliler Vakfı yararına yapılan defile de konuk manken olarak yer aldık. Buradan bir gelir elde etmedik, sadece proje ses getirsin diye anne kız aynı kıyafeti giyerek podyuma çıktık. Hatta bu işi yaptıktan sonra bana Anne-Çocuk fuarlarından teklifler gelmeye başladı. Fakat eğer ben bunlara Alara ile birlikte gideceksem bir sosyal sorumluluk projesi kapsamında olmasını isterim. Mesela destek verdiğim “Güneşe Hasret Çocuklar” kampanyası var. Bu kampanya, anneleriyle birlikte hapishaneye mahkum olan 0-6 yaş arası çocuklara yönelik bir kampanya. Şimdi eğer biz Alara ile birlikte böyle bir fuara gideceksek, Alara orada iki saat geçirecek ve eğlenecekse bunun ucunda başka çocukların mutlu olması gerek diye düşünüyorum.

Alara bu fotoğraflara ne dedi?
Bir iki tanesini gördü kanlı olanlardan ve “bu ne” dedi. Ben de gerçeği söyleyip Vişne şurubu dedim.

Kendinize örnek aldığınız bir oyuncu var mı?
Ben kendime örnek aldığım demeyeceğim ama insanlara örnek verdiğim çok önemli bir insan var yeryüzünde Angelina Jolie. Zamanında çok aykırı bir yaşam sürmüş, tüm vücudunu dövmelerle kaplatmış, kocasının kanını boynunda taşımış, Oscar törenine geldiğinde “Biraz önce arabada seviştik ” diye açıklamalar yapmış, hatta biseksüel ilişkiler yaşamış çok aykırı çok farklı ama çok iyi bir oyuncu olan kadın. Tomb Rider filmi için Kamboçya’ya gittiğinde bir aydınlanma yaşayıp oradan bir çocuk evlat edinmesinin ardından şimdi bir sürü çocuğu var. Tüm bunları yaşamış biri olarak oradaki insanlar onun tüm bu değişimlerini kaldırıp, Birleşmiş Milletler İyi Niyet Elçisi olmasına bile büyük bir saygı duyarken Türkiye’de bir insanın değişim yaşayabileceğini kaldıramıyorlar. Çünkü bizde herkes doktor, herkes eleştirmen, herkes avukat, herkes herşeyi biliyor... Özellikle bilmedikleri konularda yorum yapmaktan ve brif vermekten çok hoşlanıyorlar.

Siz bu örneği verince aklıma porno kaseti çıktığı halde şu anda toplumda saygı gören hanım efendi ve beyefendiler aklıma geldi. Böyle şeyler de oluyor aslında...
Herkesin porno kaseti çıkabilir piyasaya. Bu o kişinin ayıbı ya da çok büyük bir olay değil. Sonuçta bu insanlar porno film çevirmediler, birisi çok afedersiniz ama büyük bir puştluk yaparak onun seks görüntülerini gizli kameraya kaydedip piyasaya sürebilir. Bunu yaşayan insanların ahlaksız olduğu, ya da bunu yaşamayıp evlenen insanların çok ahlaklı bir hayat sürdüğünü kimse bilemez. Bana hala “sanat için soyunanlar hakkında ne düşünüyorsun” diyorlar. Türk sineması adına hala bunun konuşuluyor olması çok kötü. Mesela Nuri bilge Ceylan’ın “üç Maymun” filminde Hatice Aslan ile Yavuz Bingöl’ün o çok konuşulan sahnesini izlediğimde, çok cesur bulmamın yanı sıra o kadar iyi oynamışlar ki çok başarılı buldum. Sonuçta o sahneleri izlerken “aa bu kadın memelerini gösterdi, çok ahlaksız bir kadın” mı diyorsun? Ama bunu diyen çok fazla sayıda insan var. Sonuç olarak kamera önünde öpüşmüyor, hiç bir yerini göstermiyor ama normal hayatına baktığında o kadın evli bir adamı karısından ayırıyor.

Burada evlilik müessesesi de tartışılır bence, sizin evliliğe bakışınız nedir?
Ben hala hangi sosyal statüde olursa olsun kadının bir şekilde korunmaya ihtiyacı olduğunun farkındayım. Dul, bekar, yalnız bir kadın olduğunda hatta dul olmak ekstra, toplumun size bakışı öyle bir değişiyor ki... Benim bir tane telefon sapığım vardı bu konuda toplumun dul kadına bakışının çok iyi bir göstergesi olarak örnek veriyorum. Bu telefon sapığı 5 yıl boyunca devamlı mesaj atar, abuk sabuk saatlerde rahatsız ederdi.

Arzu Yanardağ ile konuştuğunu biliyor muydu?
Evet.

Nerden biliyordu?
Onu bilmiyorum, ama sonuçta bir televizyon programına giderken bile bizi almaya gelen ulaştırma görevlilerine numaramız veriliyor.

Kim olduğunu öğrendiniz mi?
Evet öğrendik sonra.

Yakın çevrenizden biri mi?
Yok değil. Bizimle hiç alakası olmayan biri çıktı. Bulmuş numaramı rahatsız ediyordu. Ne zaman ki benim evlilik haberlerim çıktı mesajlar kesildi. Sonuç olarak toplum ahlakına saygılı bir sapıktı. Sonra boşanma haberlerim çıkınca tekrar başladı.

Nasıl bir yerde büyüdünüz?
Ben anneannenin büyüttüğü çocuklardanım. Annem ve babam çalışıyordu. Anaokuluna gitmeyi reddedince onların yanına postalandım ve altı yaşıma kadar beni onlar büyüttü.

Onlar nasıl insanlardı?
Çok tonton insanlardı, çok özlüyorum onları çünkü on yıl öncesine kadar bir sorunum olduğunda İstanbul’da kaçıp onların yanına sığınıyordum. İzmit’te oturuyorlardı onlar... Bu sayede çiçek, böcek, toprak doğa ile iç içe büyüdüm... İstanbul’da eğitim hayatımın en keyifli dönemi ilkokul oldu. Çünkü 6 yaşında başladığım ilkokulda birinci sınıfı atlayıp ikinci sınıftan başladım.

Nasıl oldu bu atlama?
Ablam var benim ve benden iki yaş büyük. O normal olarak benden daha önce başladı okula. Ben onu ödev yaparken falan gözlemleyip okuma yazmayı sökmüşüm. Birinci sınıfın ilk ayında Selma öğretmenim, fark etti bu durumu ve beni bir sınava sokup üst sınıfa aldı. Annem babam, anneannem, dedem ve Selma öğretmenim derim hep. Selma öğretmenimin hayatımdaki yeri çok büyüktür. Hala öğretmenler gününde ziyaret ederim hatta düğünüme gelen tek öğretmenimdir. Benim karakterimin sağlam olmasında ve güçlü bir insan olmamda bu insanların çok büyük emeği var.

Aile hayatınız ve çocukluğun nasıldı?
Böyle mutlu aile filmlerindeki gibi değildi bizim aile. Mesela ben çok fazla spor yapamadım, gözlerim bozuk olduğu için. Gözlüklerimi çıkarttığımda net göremezdim ama çok okudum ben, çok şiir okudum. Hatta www.arzuyanardag.com.tr sitemdeki yaşam öyküme de “Kalabalığa ilk hitap edişim Bakırköy İlkokulu’nun bahçesinde kalabalığa şiir okuyarak oldu” yazdım.

Çocuk işçi çalıştırmaya karşısınız ama sizde çocuk denecek bir yaşta 17 yaşında modelliğe başladınız, bu süreç nasıl gelişti?
Ortaokul ve liseden sonra çalışmak istedim. Zaten meslek lisesi Hazır Giyim bölümünden mezun oldum. Üniversite sınavına girip bitirdiğim bölümün yüksek okulunu kazandım ama gitmek istemedim.

Neden gitmediniz?
Çünkü bir an önce çalışıp para kazanmak istedim. Sonuçta orta halli bir ailenin kızıyım, çok fazla oyuncağım ya da çok sosyal hayatım olmadı benim. Çok acındırmak gibi olmasın ama hiç Barbie bebeğim olmadı.

Sizinki yine iyiymiş, benim Barbie bebeğim vardı ama çeyizime sakladılar...
Evet hiç olmaması daha iyi olabiliyormuş (gülüyoruz).

Neyse konumuza dönecek olursak...
Lise 2’ye giderken staj yapmaya başladım. Stajyer ücreti olarak bir maaş ödüyorlardı bana ve bu çok hoşuma gitti. Annemlerden harçlık almayı kesmek, kendi kazandığım para ile kendi istediklerimi almak çok hoşuma gitti. Büyümüş gibi hissettim. Okul bitince de bir jean mağazasında tezgahtarlık yapmaya başladım. Bu mağazanın müdürü bir mankenlik ajansına kayıtlıymış beni de alıp buraya kaydetti ve dört senelik bir sözleşme yaptılar benimle. Fakat benim asıl modellik yaşantım Başak Gürsoy ajansa geçmemle oldu. 18 yaşından küçük olduğum gerekçesiyle ilk sözleşme geçerli olmadı ve Başak Gürsoy’la çalışmaya başladım. Çok iyi fotoğrafçılarla çalıştım, çok iyi reklam filmlerinde, defilelerde yer aldım. Ajansım beni destekledi bu yüzden harcanmadım.

Bırakma kararını neye göre aldınız?
Bu zamanla gelişen bir şey. Ben 17 yaşında modellik yapmaya başladım, son senelerde yapmasam da modellik birikim olarak bende olan bir şey. Ben şimdi bir dergide modellik yapmaktansa moda editörlüğü yapmayı tercih ediyorum. Modelliği bıraktım evet ama öyle bir proje gelir ki yine yaparım.

Hayatınızın en önemli insanları arasında yer alan dedeniz ve anneanneniz hayatta mı?
Hayır, değiller.

Ne zaman kaybettiniz onları?
Tam tarihini bilmiyorum. Siliyorum kafamdan.

Neden?
Böylece onları hep var oldukları gibi hatırlamak istiyorum. Çünkü tarihi bildiğiniz zaman onların yok olduklarını kabul etmiş gibi oluyorsunuz. Ben bunu istemiyorum.

Ölüm garip bir olay...
Evet hem de çocuk sahibi olunca daha da garipleşiyor...

Nasıl yani?
Çocuk sahibi olmak çok güzel, çok hoş ama bir suçluluk duygusu oluşuyor. Dünyaya, gazetelere, televizyonlara bakıyorsun ve güzel olan şeyler o kadar az ki. En basitinden küresel ısınma sonucu buzullar eriyor, bir sürü felaket senaryoları var. Böyle bir dünyaya çocuk getirdim diye düşünmeye başlıyorsunuz. Fakat dünyaya çocuk getirirken ki en büyük savunmam “belki de bu dünyayı bu halinden kurtaracak çocuk benimkidir” oldu.

Neden ismini Alara koydunuz?
Aslında ben başka bir isim düşünüyordum ama aile meclisinden geçmedi.

Az önce küresel ısınma dediniz, 2012 dünyanın sonu konusunda ne düşünüyorsunuz?
Ben bu konuyla ilgili yıllar önce bir konferansa katıldım Maya Takvimiyle ilgili. Ben de o zaman Alara’ya hamileydim. O kitap çok ilgilimi çekmişti hatta Alara’ya “Maya” ismini koymayı düşünmüştüm. Ben dünyanın sonundan kasıt olarak bir aydınlanma çağının başlayacağını, bu kapitalist sistemin yok olacağına ve artık farklı değerlerin ortaya çıkacağına inanıyorum. Bilgisayar Oyunlarda olduğu gibi bir seviye atlanacağını düşünüyorum. Bu olurken de toplu ölümler olabilir. 2012’yi görüp görmeyeceğimiz belli değil sonuçta ama önemli olan bu anı yaşamak ve iyi değerlendirmek.

18 Şubat 2009 Çarşamba

CARMEN ELECTRA DURUŞU - Standing like Carmen Electra







Carmen Electra Beyaz Show için Türkiye'ye geldi. Türkiye'deki erkek nüfusun yüzde 85'inin taptığı seksi yıldız ile hava alanında özel bir röportaj gerçekleştirdim.

Carmen Electra came to Turkey for the Talk Show, "Beyaz". She spent three days in Turkey and refused all interview requests. However, last day of her journey, I caught Electra in the Ataturk airport and did not leave her till she answer my questions.

Hava alanında ona gösterdiğimiz ilgi sonrası merak edip de "kim bu" diye soranlara Carmen Electra dediğimizde "Aaa ne kadar kısa boyluymuş" deyip hayal kırıklığına uğrayanların sayısı oldukça fazlaydı. Türkiye'de bırakın basına özel röportaj vermeyi, basın toplantısını bile iptal eden Electra, havaalanında sorduğum sorulara gayet sempatik bir şekilde cevap verdi. Topuksuz ayakkabılar ile gezmenin gazabına uğrayan ünlü isim 1.70'lik ortalama bir boya sahip olan benim yanımda parmaklarının ucunda durmak suretiyle poz verdi. Fotoğrafı gördükten sonra selvi gibi boyuma rağmen, neden Carmen Electra olamadığımı anladım. Hemen hemen eşit kilolarda olmamıza rağmen bacaklarımı açıp bir güvenlik görevlisi edasıyla poz vermiş olmam beni daha da şişko göstermişti. Ayrıca Electra'nın duruşu oldukça estetikti. Bu duruşa dikkat edip; msn avatarlarınız dahil her tür fotoğraf için uygulamanızı öneriyorum. Neyimiz eksik bizim Carmen'den...

6 Şubat 2009 Cuma

FOTOĞRAFTAN PARA KAZANMA

Arkadaşlar aşağıda yer alan web sitesi elinizde duran fotoğrafların indirilme oranına göre hesabınıza para yatıran bir sisteme sahip. Kazancınız dolar cinsinden. Ücretsiz olarak üye olunulan bu sitede yapmanız gereken ufak detaylar var. Öncelikle fotoğraflarınızın temiz olması gerekli. bir de fotoğraflarınızı satacak konuma geldiğinizin göstergesi için 3 adet fotoğrafınızı onaya yolluyorsunuz. İngilizce konusunda sorun yaşayan olursa bana mail atabilir böylece size yardımcı olurum....

İyi çalışmalar

View My Portfolio

26 Ocak 2009 Pazartesi

Adriana öp beni - Kiss me Adriana




Dünyaca ünlü model Adriana Lima Acun Ilıcalı’nın sunduğu “Var mısın, yok musun” programı için Türkiye’ye geldi. Güzel olduğu kadar mütevazı tavırlarıyla da dikkat çeken Brezilya asıllı model “Türk insanı da Brezilyalılar gibi sıcak” derken yan yana fotoğraf çekilme anı geldiğinde tüm erkekleri kıskandıracak tatlı bir öpücük isteğimi geri çevirmedi. İşte o röportaj.

Victoria's Secret Model Adriana Lima was a guest contestant in Acun Ilicali's TV show. "Turkish people are just like my people in Brazil" said the Brazilian Beauty. She accept all the interviews and photo shooting with her. To make jealous every "male of the species" in the world (!)I asked her to "kiss me"... Here it is, here her kiss....


Türkiye’yi ve Türk insanlarını nasıl buldunuz?
Herşeyden önce çok güzel bir şehirle karşılaştım, hep gelmek istediğim bir yerdi zaten. Dün Taksim meydanına gittik, bugün buradayız ve insanlar gerçekten çok sıcak ve içtenler. Kendimi evimde gibi hissediyorum...

“Evimde gibi” derken Brezilya asıllısınız ama Amerika’da yaşıyorsunuz neresini kastettiniz?
Brezilyalılar gibi, benim insanlarım gibi sıcak ve enerjikler burada ki insanlar..

Türkçe kelimeler öğrenebildiniz mi?
Çok kısa bir süre önce gelmeme rağmen şimdiye kadar “merhaba” , “Var mısın, yok musun” “taşekkur ederim” gibi kelimeleri öğrendim.



Sigaraya karşı ciddi bir tutumunuz var hatta buraya gelmeden önce böyle bir şart koştuğunuzu biliyoruz, tam olarak ne ifade ediyor sigara sizin için?
Sonuçta sağlığa zararlı bir şey. Sağlıklı bir hayat için de sigaraya karşı böyle bir duruşum var. Kapalı alanlarda sigara içildiği zaman çevredekilere de zarar veriyor. Neden başkasının içtiği bir şey beni hasta etsin ki!

Yarışma teklifi size geldiğinde kabul etme nedenleriniz nelerdi?
Yarışma programının önceki bölümleri bana yollandı. Acun’u (Ilıcalı) gördüm çok karizmatik ve enerjik buldum onu ve programda olmak istedim.

Programa çıkacak olmanız sizi heyecanlandırıyor mu?
Hem de çok. Kafamda sürekli numaralar var. Bazı numaralar var kafamda ama şimdi söylemeyeceğim. Ayrıca burada insanlarla konuşmak ve tanışmak çok hoşuma gidiyor.

Türkiye’ye gelmeden önce Türkiye hakkında neler biliyordunuz?
Türkiye’ye gelmeyi zaten istiyordum; önceden de gelecektim ama son anda program değişti ve gelemedim. Türkiye çok egzantirik bir kültür ve ben farklı kültürleri görmeyi, tanımayı çok seviyorum.

Türk modellerden tanıdığınız var mı?
Burada katıldığım özel partide Tülin Şahin ile tanıştım. Gerçekten de çok mükemmel bir insan. Erkekler, kadınlar, çocuklar buradaki bütün insanlar çok güzeller. Ve güzellik içten gelen bir şeydir bu yüzden insanların yüzüne yansır. Sahte olanları hemen ayırt edebilirsiniz.

Tülin Şahin’i ünlü bir modele benzettiniz mi ?
Yok o gözle bakmadım ama mükemmel bir insan.

Victoria Secret’ın baş mankenlerinden biri olmak kariyerinizi nasıl etkiledi?
Eğer mesleğiniz modellikse Victoria Secret için çalışmak çok büyük bir fırsattır. Bu yüzden adımı duyurmamda çok yardımcı oldu. Ayrıca şirket olarak da çok profesyonel çalışıyorlar ve iyi niyetliler.

Geleceğe yönelik planlarınız ve hayalleriniz neler?

Belki biraz çılgınca gelebilir ama gelecek için hiç bir zaman plan yapmıyorum. Bugünü yaşıyorum ve bundan keyif almaya bakıyorum. Böylece hayatta daha verimli olabileceğimi düşünüyorum. Bugün buradaysam yüzde 100 kendim olarak burdayım.

Bundan üç yıl önce bir röportajınızda evlilik öncesi cinsel ilişki konusunda tutucu olduğunuzu söylemiştiniz, yakında evleneceksiniz ve hala böyle mi düşünüyorsunuz?
Evet yakında evleneceğim, bundan önce ne dediysem ya da ne dediğim söylenmişse hala aynı düşünüyorum. Sonuç olarak çocuklar ve gençler çılgınca şeyler yapmamalı hatta dikkat etmeliler diye düşünüyorum.

“Çılgınca şeyler” den kastınız nedir?
Bilirsiniz işte, kötü şeyler. buradan çocuklara ve gençlere sadece ailelerinizi dinleyin derim. Onlar her zaman doğru olanı bilirler

29 Temmuz 2008 Salı

Efsane Metallica - The legend of Metallica


2008 Temmuz


Metallica ile röportaj yapmak için Akbank exi 26 sponsorluğuyla St. Petersburg'a gittim. Lars ve Robert ile röportaj yapıp döndüm. Ufak bir isim karışıklığı yüzünden (Gerçi pek ufak sayılmaz Hammett ile Hetfield karışıklığı ama) Metalciler tarafından çivili ayakkabılar ile ezilme tehditleri aldım(!) daha sonra bu yanlışı düzeltmek için James Hetfield ile de Türkiye'de tanışmam gerekti. Sonra herşey yoluna girdi ve doğum günüm olan 27 Temmuz günü Metallica müthiş bir konser verdi. Hediye gibi geldi. Bu arada Metallica belgeselini izleyip grubu yargılamaya kalkmayın sakın. Hepsi durulmuş, yaşını başını almış durumda. Eğlenceli ve ayıklar. Sahnede ise performansları inanılmaz.

I met the legend of Metallica in St. Petersburg which was their tour stop before to Turkey. I made an interview with Lars and Robert. Even though they are legend I realized that they are just like us, when they are not on the stage. Funny, married with children and totaly not drunk at all. "We start drinking healty and organic stuff" said Lars, holding a glass of veggy juice. When the Metal storm came to Turkey on 27 of July, which is also my birtday, I've had chance to talk with James Heatfield too...


Malmsteen ve Kıraç şaka değil gerçek

2008 Ocak - Kıraç ve Malmsteen TMC ofisinde bir araya gelip ortak bir çalışma yapacaklarını açıkladılar. Şaka gibi olan bu açıklamadan sonra hâlâ yapacakları ortak çalışma piyasaya çıkmadı.

vos vossssssssssssssssssssssss

...

Photoshop değil gerçek atlama



Fotoğraf2ı Sinem vural çekip çevirdi. Atlama gerçek bir atlamadır.

Herkes burada


Sınav Filminin soundrack'i için Sony&BMG bünyesinde bu kadarrrr kişi bir araya gelip "Sınav"ı konuştuk. Göksel (Ladies first), Ömer Faruk sorak, Ogün sanlısoy, Gece yolcuları, Ramis, Manga ve Badem. Herkesler var işte.